“`html
İSTANBUL – Bebek ölümleriyle gündeme gelen Yenidoğan çetesi davasının ilk duruşması, Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleştirildi. Bu duruşmayı izlemek üzere yaklaşık 300 kişi, mağdur aileler, avukatlar ve siyasi parti temsilcileri de dahil olmak üzere salonda yer aldı. Her gün 10-12 saat süren ve zaman zaman gerilimli anların yaşandığı duruşmada, kamuoyunun tepkisini çeken birçok ifade kayıtlara geçti. İşte Yenidoğan çetesi yargılamasında önemli gelişmeler:
TARTIŞMALARLA BAŞLAYAN DURUŞMA
Duruşmanın ilk gününde, ölen bebeklerin aileleri, avukatlar ve gazeteciler duruşmayı izlemek üzere mahkeme önüne geldiğinde polisin barikatlarıyla karşılaştı. O sırada adliyede tam teçhizatlı polisler, güvenlik önlemleri aldı. İlk olarak içeri alınmayacağı bilgisi geldi ve tartışmalar bir saatten fazla sürdü. Adliye koridorlarında sloganlar yankılanırken, tutuklu sanıkların ikisi mahkeme salonuna getirildi. Polis, görüntü alınmaması için kalkanlarıyla engel oluşturdu, bu da ailelerin tepkisini çekti. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Yenidoğan Komisyonu üyeleri, gazetecilerin içeri girmesi için adliye yetkilileriyle görüşme yaptı. Sonunda herkes salona alındı ama oturacak yer kalmadı. Duruşmanın başlaması teknik aksaklık nedeniyle ancak saat 14:00 civarında gerçekleşti.
“BEBEK KATİLİ DEĞİLİM” İFADESİ
Duruşmayı izleyen gazeteciler büyük bir dikkatle sanıkların savunmalarını dinledi. İlk günlerde hemşirelerin ifadeleri öne çıktı, mahkeme başkanı ve savcı sanıklara teknik sorular sordu. Aldıkları cevaplar ise genellikle “bilmiyorum”, “hatırlamıyorum” ve “bebek katili değilim” şeklindeydi. Sanıkların avukatları, savunma sürecinde dikkatli bir şekilde izleme yaptı.
HAKİMİN DENGELİ TUTUMU
Mahkeme başkanı, sanıkları sabırla dinleyerek sorular sordu ve cevapların uzunluğuna müdahale etmemeye özen gösterdi. İddianame savcısı, sanıkların çelişkili yanıtlarını ortaya koymak için kritik sorular sordu. Duruşmaya katılan izleyici sayısı gün geçtikçe azalmıştı. Sanıkların ifadelerinin benzerliği dikkat çekici bir noktadaydı ve herkes çete lideri olduğu iddia edilen sanıkların savunmalarına odaklanmıştı.
SİNİK SESLERLE YAPILAN SAVUNMALAR
Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı, duruşma için özensiz bir kıyafetle salona gelmişti. Bazı sanıklar ise derli toplu görünmeye özen göstererek ölen bebeklerin ailelerine baş sağlığı dileğinde bulundular. Suçsuz olduklarını düşünen bazı sanıklar, ifade verirken duygusal anlar yaşadıklarını belirttiler. Savunmalarda masumiyet karinesine sık sık vurgu yapıldı. Bazı sanıklar, başları önde “Neden böyle bir şey yapayım” diye yemin ederken, yalnızca iki kişi diğer sanıkları tanımadığını belirtti.
“BEBEĞİ ÖLDÜR TALİMATI ALSAYDIN NE YAPARDIN?”
Sanıklar, çete iddialarını reddettiler. Ancak bilgilere göre, ismi geçen hastanelerde sanıkların çoğu çalışmıştı ve usulsüzlüklere dair bilgileri vardı. Savcının, “Neden polise başvurmadınız?” sorusuna, “Talimat aldık” yanıtını verdiler. Savcı, “Eğer bebeği öldür derlerse, yine aynı şekilde davranır mıydınız?” sorusunu sordu, ama bu soruya yanıt gelmedi. İddianame savcısı, “Aldığınız talimatlar suçtur ve sen de bu suça karıştın; bunun sonuçları olduğunu bilmeliydin” dedi.
DURUŞMADA AKILDAN ÇIKMAYAN İFADELER
Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı’nın talimatıyla başka bir hastaneye görevi olmadığı halde gittiğini ifade etti. Bu durum, avukatların dikkatini çekti. Hemşirelerin epikriz yazma yetkisi bulunmadığı halde, hepsinin epikrizle ilgili tapesinin olduğu ortaya çıktı. Mahkeme başkanı da bu çelişkiye tepki gösterdi.
“Eğer öldür dersem, bir dert biliyorsun”
Sanık Mehtap Sayar’ın tapesi duruşmada okundu ve “Öldüreceğim de öldürsem her hangi bir dert biliyorsun” dediği kaydedildi. Ancak bu tape hakkında daha fazla konuşmak istemedi.
SİYASİ PARTİLERİN ETKİSİ
Sanık Renas Kılıç, burnundan girdiğini belirtip, kamu zararına neden olmaktan dolayı mağdur olduğunu dile getirdi. Benzer suçlamalarla dışarıda olan sanıkların varlığını da vurgulayarak, “Siyasi partiler, Sağlık Bakanlığı’nın açıklarını araştırmakla meşguller. Bizim hayatımızla oynuyorlar” dedi ve adaletin sağlanmasını istedi.
“DURUM FARK EDİLMEDİ”
İddianamedeki önemli isimlerden biri olan hemşire Hakan Doğukan Taşçı, yabancı bir bebeğin ölümüyle ilgili olarak Fırat Sarı’yı arayıp durumu bildirdiğini belirtti.
“SAVCI ART NİYETLİ“
Örgütle ilişkilendirilen ambulance şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, kendisini suçlamayan ifadelere yer vererek, “Sadece bir bebek vakasından sorumlu tutuluyorum, gerisi hatalı” dedi. Özdemir, savcı Yavuz Engin’i suçlayarak, “Onun davrandığı gibi davranmamaya dikkat ediyorum” ifadesinde bulundu.
“SEVK BEKLERKEN ÖLEN BEBEKLERİ BİLİYORUM”
İki numaralı kişi olarak kaydedilen Dr. İlker Gönen, sevk beklerken ölen hastalarda bilgisi olduğunu ifade etti. Ancak bu iddiaları yeterince sorgulanmadı.
“KARAKOÇ BEBEK AKCİĞER HASARINDAN ÖLDÜ”
Gönen’in ifadesinde önemli noktalar yer almakta. Karakoç bebekle ilgili, “Ölüm raporlarında yanlış bilgiler var” diyerek durumu açıkladı.
İDDİANAME TAPE KAYITLARINDAN HAZIRLANMIŞ
Duruşmanın beşinci gününde İlker Gönen’in savunması sona erdi. İddianame, bebek ölümlerine dair doğru bilgilerden ziyade tape kayıtları ile destekleniyordu.
“DEVLETLE İLİŞKİLİYDİM”
Dr. Fırat Sarı, savunmasında örgüt lideri olduğu iddiasını reddederek, devletle ilişkilerinin olduğunu belitti. “Güvenlik güçleriyle ortak çalışmıştım” dedi.
SGK USULSÜZLÜKLERİNİ KABUL ETTİ
Sarı, hasta sevkleriyle ilgili yalanlamaları reddederek, “Artık çok da anlamı kalmadı ama bizi yalnızca tape kayıtlarıyla yargılıyorlar” ifadelerini kullandı.
“HASTANE YÖNETİMLERİ BENİ SIKIŞTIRIRDI”
Sarı, hasta kabulü konusunda baskı altında olduğunu ve hastane yönetimlerinin sürekli hasta sayısını artırmaya çalıştığını ifade etti.
“YENİDOĞAN DEĞİL, DİĞER BÖLÜMLERDE DE HUSUS VAR”
Fırat Sarı, hastanelerin rekabetçi yapısına dikkat çekerek, “Sadece yenidoğan değil, diğer sağlık alanlarında da benzer baskılar mevcut” dedi.
“`